Strateji | Konular | Kitaplar

Toplumları tanımak anlamak isteyen insana baksın

Bir insanı tanımak için bir devlet yönetimini sistemini örnek verip analiz edebileceğimiz gibi toplumları anlamak tanımak ve kavramak için de bir insan gibi görüp öyle değerlendirip analiz edilebilir.

Yani bir devleti bir ülkeyi bir toplumu bir şehri hatta bir köyü tanıyıp anlayıp kavramak için bir insan gibi hareket ettiğini düşünüp öyle değerlendirmek bir çok anlaşılmaz noktaları anlamamızda yardımcı olacaktır.

Doğru teşhis doğru tedavi için de bizlere ipucu verecektir.

Örneğin türkiye devletini kültürünü birikimini ve yarın yapacağı hamleleri görüp anlamak için devlet gibi değilde türkiye adında bir insan olarak düşünebiliriz. 1923 doğum yılı gibi olsa da sancılı geçen bir 9 ayı da söz konusu olabilir. tazminattan birinci meşrutiyet dönemi.. birinci meşrutiyetten ikinci meşrutiyete geçen süreç ve sonraki cihan harbi ve yaşananlar hep bir doğum sancısı olmuştur..

insanların ömrü 50-60 yılla sınırlı kalabilirken devletler yüzyıllarca yaşayabilir.

İşte bu noktada:

toplumlar da da bir yürek, beyin, nefis ve sürekli fitne veren şeytanı vardır.

Nefsi ammaresi olmadan bir insan düşünemeyeceğim gibi toplumu sürekli kötülüğe yönlendiren bir kitlesiz devlette düşünülemez.

Şeytanı olmayan bir insan düşünemeyeceğimiz gibi sürekli dışarıdan vesvese veren toplumda fitne çıkartan kargaşa sorunlar oluşturan gizli güçlerin varlığı da devletlerde her zaman olacak.

Nasıl ki bir insan dervişliği seçebileceği gibi süfli bir yaşamı seçmesi de kendi elindedir. Devletler de toplumlar da böyledir. Bazen derviş, namazında abdestinde.. bazen süfli takılan bar disko eğlence takılabilir..

Nasıl ki insanlar bazen maddi darlık çekerken bazen feraha eriyorsa devletler de böyledir.

Nasıl ki insanlar annesi-babası, dedesi nenesi, akrabaları, çevresi varsa ülkelerin de devletlerinde toplumlarında onları var eden bir geçmişi, sülalesi, dostları düşmanları olacaktır.

Ve bizi yönlendiren bir birikimimiz bir kültürel geçmişimiz nasıl varsa devletler de de bu söz konusudur..

Ve bizler bu türkiye denen koca bir insanın içinde bir parçayız.. bir bütünüz bizleri yönlendiren kararlar aldıran, harekete geçiren bir birikim bir geçmiş ve bir gelecek söz konusu.. Korkularımız sevgilerimiz, aşklarımız, gözyaşımız hepsi var..

Bazen duygusallaşır, bazen mantıksallaşır, bazen aptala oynarız.

Nasıl sülaleler, kan bağları, ideolojik bağlar varsa devletlerde de öyledir.. haçlı zihniyeti, osmanlı zihniyeti, selcuklu zihniyeti, islam zihniyeti, arap zihniyeti, türk zihniyeti vs. vs. vs.

uzar gider..

Şeytan üçgenin parçası olan NEFİS, ŞEYTAN ve ÇEVRE faktörlerini devletlere de uyarlayıp analiz edebilir..

Vazifemiz, yaratıcımıza olan kulluk vazifemizi dört dörtlük yapabilmek olmalı.. Gerisi hikaye

Unutmayın; şeytan'ın içerideki maşası, casusu nefsimizdir. Nefsi ammaremiz. En büyük silahı da çevremizdir. Yani diğer insanların nefis-şeytan ittifakları ile elde edilen süfli kazanımlardır.. Onların günahları ve şeytanlıklarıdır..

Müminin silahı da dua olacaktır.. Zikr ve Dua

Konular